Hakiki İslam

12. Yüzyılda Dünyanın hakimi İslam'dı. Sadece kontrollerindeki bölgelerin büyüklüğü anlamında değil, ilim, bilim, ticaret, üretim vb alanlarda da hakimdiler. 13. Yüzyılda Moğol denilen putperestler tüm İslam şehirlerini yıktılar, önlerine çıkan tüm Müslümanları öldürdüler. Kayıp İslam Tarihi adlı kitabın yazarı Alkhateeb'e göre o dönemin Müslümanları en güzel din İslam'ın başına gelenleri anlamlandıramadılar. Çünkü İslam'ı kılıçtan geçirenler ehli kitap bile değildiler. Büyük çoğunluğu putperestti. Kuran'da anlatıldığı gibi Ebabil kuşları da yardıma gelmemişti. Durum o kadar vahimdi ki, bazıları İslam dininde bir sorun olduğunu düşünmeye başlamıştı.

13. yüzyıla bir de şöyle bakın. Kendisine İslam Halifesi diyen adam, İslam devleti denilen devletin başkentinde, atların ayakları arasında ezilerek, parçalanarak öldürülmüştü. Rivayetlere göre dökülen Müslüman kanı, Moğol askerlerinin dizlerine kadar geliyordu. Kütüphanelerdeki kitapların atıldığı nehir, mürekkep renginde akıyordu.

Tüm bu yıkıma ve yıkımın getirdiği umutsuzluğa verilen cevap size epey tanıdık gelecek. Dönemin alimleri Ibn Teymiyye rehberliğinde, sorunun dinde değil, dinin doğru bir biçimde uygulanmayışında olduğunu iddia ettiler ve bu yönde vaaz vermeye başladılar. O gün bugündür "doğru", "gerçek", "hakiki" İslam'ı arıyoruz.

En basit ifadesiyle, başarıları İslam'a ve başarısızlıkları İslam'ı yanlış uygulayan insanlara yüklemek şeklinde formüle edilebilecek bu asimetrik yaklaşımının kökleri kanımca Hz. Ömer'in Halid bin Velid'i azletmesinde bulunabilir. Rivayet odur ki Hz. Ömer, yapılan fetihlerin Velid sayesinde değil, Allah sayesinde olduğunu göstermek için büyük komutanı azletmiştir.

Asimetrik yaklaşım sadece İslam'da değil, diğer dinler de var. Örneğin, Endülüs'ün hızlı bir biçimde fethedilmesini, Müslümanlar İslam'ın doğruluğunun ispatı olarak gördüler, Hıristiyanlar ise bölge halkının Hıristiyanlığı doğru bir biçimde uygulamadığı şeklinde yorumladılar. Aramızdaki fark, onlar bu yaklaşımı 17. yüzyılda terk etmeye başlarken, biz yeniden canlandırıyor, devamında Osmanlı'nın çöküşünü de buna bağlıyorduk.

Sanırım İslam alimlerinin, bu duruma yeni bir cevap aramaya başlamalarının vakti geldi. Çünkü günümüz İslam aleminde bu asimetrik yaklaşım, aklın, sağduyunun ve "Oku!"manın önüne geçmiş durumda. Bir de üzerine "dış mihraklar" da eklenince, içine düştüğümüz durum en nazik biçimde "komik" olarak ifade edilebilir. Eminim varsa öyle mihraklar, şu an bizlere bakıp kahkahalarla gülüyorlardır.